top of page
my-visual_54549013.png
suna hanım.jpeg

Bilge GÜLPINAR: Merhabalar öncelikle sizi tanımak isteriz. Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz?

Suna YILMAZ: Merhabalar ben Suna Yılmaz, Erbal Kreş Ve Çocuk Kulübünün kurucu ve sorumlu müdürüyüm.

 

Bilge GÜLPINAR: Okul öncesi eğitiminin önemi ve gerekliliği hakkında bizimle neler paylaşmak istersiniz?

Suna YILMAZ: 0-2 Yaş grubu çocuklarımız öz bakımdan özellikle kendilerinin farkına varıp çıktıktan sonra 2 ve 6 yaş grubundayken karakter gelişiminin %70’i tamamlanmaktadır. Bu yüzden okul öncesi eğitim ailede başlar okulda devam eder ve sosyal iletişimin son günlerde çokta sıkıntılı süreçler yaşadığı günümüzde, okul öncesi eğitim çokça önemlidir. 3-5 yaş grubu ise çocukların büyük-küçük kaslarının geliştiği bir dönem olmasının yanı sıra motor gelişiminin, bilişsel gelişiminin, psikolojik ve sosyal gelişimlerinin oturduğu ve çocuğun kendinin yeteneklerini farkına varacağı bir dönemdir. Özellikle dil gelişimi konusunda 4 yaş grubunun minimum 70 farklı kelime konuşabilip, 4 kelimelik cümleler kurabiliyor olması gerekirken günümüzde evde ebeveynleri ile birlikte olan çocukların kelime hazinesinin çok dar olduğunun ve bu kelime hazinesinin cümle yapısının çok sıradan ve basit, akranları ile birlikte olmasının çok daha gerisinde seyrettiğinin farkındayız. Birçok çocuğun gelişimleri açısından okul öncesi eğitim çocuklar için faydalı ve gereklidir.

 

Bilge GÜLPINAR: Sizce ebeveynler okul öncesi konusunda yeteri kadar bilgiye sahip mi?

Suna YILMAZ: Ben bir okul sahibesi, bir müdür olarak ve ayrıca 10 yıldan fazladır bu işi yapmakta olan birisi olarak gözlemlediklerimden bahsedeyim. Gözlemlediğim şey insanlar ihtiyaçları üzerine okul öncesini takip ediyorlar ve çocuklarını okul öncesi eğitim için gönderiyorlar. Anne baba çalışıyorsa yada çocukta fiziksel, biyolojik, bilişsel veya motor gelişiminde eksiklikler varsa veya dil gelişiminde eksiklikler varsa ihtiyaç görüyorlar, olmadığını düşünüyorlarsa da okul öncesi eğitimi ihtiyaç olarak görmeyebiliyorlar. Ya da anne baba çocuklarını bırakacakları bir yer olmadığı zamanlarda çocuklarını okul önce eğitime, kreşlere ve anaokullarına göndermek istiyorlar. Oysaki bu böyle olmamalı anne baba kendi ihtiyaçları doğrultusunda değil, okul öncesi eğitiminin çocuğun ihtiyacı olduğu için gönderilmesi gerekli diye düşünüyorum. Ama şuan bu henüz ebeveynlerde özelliklede kendi yaşadığımız çevre itibariyle bunun tam olarak oturmadığını söyleyebiliriz.

 

Bilge GÜLPINAR: Okul öncesi öğretmeni olarak erken çocukluk eğitimi almayan çocukların ebeveynlerine neler söylemek istersiniz?

Suna YILMAZ: Erken çocukluk eğitimi alan özellikle 2-6 yaş grubu çocuklar ve erken çocukluk eğitimi alamayan çocuklar arasında elbet ki farklılıklar olmaktadır. Bu sebeple geceyi görmeden gündüzü bilemeyiz diyebiliriz. Çünkü çocuklar için, erken çocukluk eğitiminin eksikliğini fark edemezsekgüneşin tam ışıldadığı bir vakitte güneş sıcaktır demenin çok bir anlam içermeyeceğini de bilmemiz gerekir. Yani bununla kastettiğim şudur. Eksikliğini gördüğümüz şeyin varlığından haberdar olmamız çok daha etkendir. Bu yüzden çocuklar erken çocukluk eğitimi ile dil gelişimi, kelime yapısı, sosyalleşme, akranlarıyla iletişim kurma becerisi, yemek yeme alışkanlığı, görgü, edep ve adaplar, parmak kaslarının, kol kaslarının, bilek kaslarının gelişimi, bakış açısının genişliği ve detaycılığı,  azimli olma, hedef belirleme, kendi ayaklarının üzerinde durabilme, özgüven, öz bakım ihtiyaçlarını kendisi karşılayabilme, sosyal hayattaki birçok olayın ve güncel olayların farkına varabilme ve farkındalıklı olarak cevap verebilme yetisi kazanır. Evde duran erken çocukluk eğitimi almayan veya alamayan çocuklar tüm hayatı boyunca anne babasının yada birlikte yaşadığı ebeveynlerinin gözüyle dünyaya bakmak durumunda kalırki bu da çocuk için iyi değildir. Çünkü dünya ileriye doğru devam ediyor, geriye doğru gitmiyoruz. Z kuşağını yetiştiriyoruz, X veya Y kuşağının gözüyle dünyaya bakmak demek gerilemek demektir bu da yanlış bir seçim olur. Ebeveynler dünyaya çocuklarının gözünden bakarak, onların gelişimi için erken çocukluk eğitimini önemsemeli ve dikkate almalı bence.

 

Bilge GÜLPINAR: Bizim bu doğrultuda gerçekleştirdiğimiz Küçük Deyip Geçme Eğitim Projemiz ile ilgili düşüncelerinizi bizimle paylaşır mısınız?

Suna YILMAZ: Eğitim projenizin de ismi gibi çocuklara Küçük Deyip Geçmemeliyiz. Çünkü çocuk bugünün çocuğu olabilir ama yarının büyüğü ve yetişkini olacaktır Yarın demek Türkiye’nin ve dünyanın geleceğidir. Yarınlar içindir zaten bugünün çabası, emeği, azmi ve tüm bu çalışmalarımız. Yarınlarda çok daha rahat, huzurlu, verimli ve bir yerlere gelmek için bugünümüzü bu kadar yoğun şekilde çalışmakla geçiririz. Bu sebeple bugünün çocuğu yarının yetişkini, geleceği diyebiliriz. Çünkü çocuk yarınımızda aldığı bütün verileri bilgisayar belleği gibi zihninde toparlayan, unutmayan, kaydeden ve gelecekte onları güncelleyerek sürüm olarak dışarı çıkartan bir yetişkin olacaktır. Ve o da geleceğin çocuklarını, kendi çocuklarını yetiştirecektir. O yüzden Küçük Deyip Geçmemek lazım onlara geleceğin yetişkini gözüyle bakmamız, bugünün çocuğunun bir birey olduğunu kabul etmemiz gerekli ve ona göre davranmak, ona göre onları geleceğe hazırlamak lazım diye düşünüyorum. Bu sebeple projenizin bu güzel amaca hizmet etmesini ve okul öncesi eğitimi hakkında bir farkındalık yaratmak, toplumu ve aileleri bilinçlendirmek istemenizi takdir ediyorum. Umarım projeniz güzel geri dönütler alır ve hem aileler hem de toplumumuzda ki diğer insanlar da bu konuda bilinçlenir ve okul öncesi eğitim daha çok önemsenir.

bottom of page